Klasik mobilyada moda kavramı yeni bir anlam kazanıyor; yeniyi, değişimi, hareketi değil değerinden ve gücünden değer kaybetmeyeni anlatıyor. Klasik her zaman moda. Tercihini lüksten yana kullananlar her dönemde şıklığı, asaleti, ciddiyeti, ağırbaşlılığı ile bu tarzı yaşatmaya devam ediyor. Yeni trendler peşinde koşmaktan yorgun düşenler, evinde konforu ve şıklığı bir arada yaşamak isteyenler, kalıcı olana değer verenler, geçmişin görkemli günlerine özlem duyanlar, tercihini lüks mobilya seçeneklerinden yana kullanıyor. 2000’li yılların ilk on yılında dekorasyonda önce modernist yaklaşımlar göze çarptı. Minimalizmin dekorasyona yansıması az, işlevsel ve sade mobilyalara talebi artırdı. Ancak anlaşılan o ki, tüketiciler sade ve soğuk mekanlardan çabuk sıkıldı. Son yıllarda lüks mobilyaya geri dönüş yaşanıyor. Vintage tarzının da etkisiyle tüketiciler yeniden eski ihtişamlı görüntüyü evlerine geri getiriyor.

Bu eğilim üretici firmaları da harekete geçirdi. Üreticiler de talebi karşılamak için yeniden lüks tarzda mobilyalar üretmeye başladı. Ünlü markalar lüks ama yalın çizgilerle ürettikleri mobilyalarla abartıdan uzak birbirinden zarif parçalar yaratıyor.

Klasik mobilyada renkler koyu ya da açık, ara renklere çok yer verilmiyor. Evinde ağırbaşlılığı vurgulamak isteyenler  koyu renklere yönelirken hafifliği tercih edenler uçuk renkleri tercih edebiliyor. Renklerin kombine edilmesi ise eve dengeli bir atmosfer kazandırıyor.

Klasik mobilyanın vazgeçilmez unsuru oyma işleri dekorasyonun asaletini artırıyor. Pırıltılı kadife ve ipek kumaşlar göz alıyor. Uzmanlar evi çok fazla mobilyaya boğmak yerine sadeliğin ön plana çıkarılmasını tavsiye ediyor.

Klasik mobilya modern dekorasyonla da kombine edilebiliyor. Böylece mekanlarda gözü yormayan, bunaltıcı olmayan bir atmosfer yaratılabiliyor. Bunun için ahşap bir masa ile deri koltuklar kullanabiliyoruz. Cam da sadeliğe vurgu yapıyor.